Bacak arası mantar enfeksiyonları, genellikle bakteriler ve mantarlar tarafından tetiklenen mikroorganizmalardır. Mantar enfeksiyonlarının ana sebebi, farklı mantar türlerinin vücuda bulaşmasıdır. Bu bulaşma, doğal yollarla veya başka bir insandan geçebilir. Mantar enfeksiyonları, küf mantarlarında olduğu gibi, nemli, havasız ve temiz olmayan ortamlarda gelişir ve yayılır. Özellikle pişik ve tahriş olmuş bölgelerde daha hızlı ürerler.

Bu mantarlar hızla yayılarak vücudu kaplamaya çalışırlar. Yaz mevsiminde mantar enfeksiyonlarının bulaşması daha kolaydır. Bu hastalık, bacak arası bölgesinden başlayarak hızla ayağın üst bölgesine doğru ilerler. Kaşınma yoluyla kasıkta, deri katmanları arasında, deride yaralar ve sıyrıklar oluşturabilir, bu da diğer mikropların girişine neden olabilir. İç kasıklar ve genital bölgede de görülebilir. Etkilenen bölgeler kızarık veya kahverengi olabilir, deride dökülme, soyulma ve çatlama meydana gelebilir.

Mantar enfeksiyonları genellikle ikinci bir mikrobik hastalığın eklenmesiyle daha da kötüleşebilir. Bu mikrop, derinin kat yerinde, genellikle her iki tarafta, yaklaşık 1 cm büyüklüğünde bir bölgede başlar ve daha sonra benzer diğer bölgelerde de görülür. Kızarıklık, deriden yüksek, kabuk gibi bir tabaka şeklindedir ve kenar sınırları belirgindir. İçerisi su toplayıp sızlama yapabilir. Bazen göbek ve makat kenarlarına kadar gidebilen kaşıntılı bir durum alarak oldukça rahatsız edici bir hal alır. Ülkemizde "yılancık" olarak bilinen mikrobik hastalığın en sık ayaklar ve bacaklarda görülme sebebi de tedavi edilemeyen mantar enfeksiyonlarıdır. Bu hastalık her yaşta görülebilir. Ayrıca, bazı mantar enfeksiyonlarına karşı alerjik reaksiyonlar da oluşarak farklı türden problemlere yol açabilir.

Tanı, esas olarak cildin görünümüne göre konur. Bazı mantarlar, özel mavi ışık altında karanlık odada incelendiğinde floresan verir. Kesin teşhis, mikroskopla alınan parçaların incelenmesi ile konur. Ciltten alınan kazıntılar laboratuvara gönderilerek kültürde üremesi değerlendirilir. Tedavide kişisel bakım oldukça önemlidir. Derinin temiz ve kuru tutulması gerekmektedir. Ciddi ve uzun süreli enfeksiyonlarda doktor tarafından ağızdan alınan veya cilde sürülen ilaçlar tavsiye edilir. Tedavi edilmediği takdirde, bakterilerin üremesi ile ikincil bakteriyel enfeksiyonlar oluşabilir.

Kaşıntı, hoş olmayan bir durumdur ve insana rahatsızlık verir. Kronik kaşıntı rahatsızlığı bulunan kişiler kaşınmaya çalışsalar da bunun önüne geçemezler ve kaşınmak zorunda kalırlar. Genel olarak deride kaşıntı görülür ve bazen de göz mukozası, makat veya cinsel organlarda kaşıntı meydana gelebilir. Kaşıntıya bakteri, virüs ve mantarlar veya bunların meydana getirdiği koloni kompleksi enfeksiyona neden olur ve bu da kaşıntıya yol açar. Kontrol edilemeyen kaşıntı sebebiyle derinin mukozası hasar görür. Ağrılar, ağrı kesicilerle önlenebilir, fakat yan etkileri bulunmaktadır. Tıbbi olarak kaşıntı nedeni tam olarak açıklanamasa da, bağırsak mantarlarının salgıladığı toksik maddelerin sindirim organlarını ve bağırsakları tahrip ettiği bilinmektedir.

Kaşıntı tedavisi, kaşıntının asıl nedeni bağırsak mantarları olduğundan, bunun doğal ilaçlarla tedavisi mümkündür. Kaşıntı, alerjen, sedef hastalığı, bahar nezlesi ve nörodermatit gibi durumlara karşı kullanılan kortizonun yan etkileri bulunmaktadır. Bu nedenle, zorunlu olmadıkça kortizonlu ilaçlar kullanılmamalıdır. Kaşıntıya karşı doğal ve yan etkisi bulunmayan hamamelis ve çörek otu preparatları kullanılabilir. Bağırsak florası ve kılcal kan dolaşımı sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için oldukça önemlidir. Çünkü vitamin, mineral, aminoasit, enzim ve besleyici maddelerin dolaşımı buna bağlıdır. İyi beslenildiği takdirde tedavi süresi de kısalır.